Omurga kemiğinin normal yapısı korteks denilen sert dış kısım ile ağ şeklinde düzenlenmiş kansellöz iç kısımdan oluşur

Omurga kemiğinin normal yapısı korteks denilen sert dış kısım ile ağ şeklinde düzenlenmiş kansellöz iç kısımdan oluşur

Kemik erimesi hastalığında kemiğin kansellöz iç yapısı kalsiyum azalmasına bağlı olarak bozulur

Kemik erimesi hastalığında kemiğin kansellöz iç yapısı kalsiyum azalmasına bağlı olarak bozulur

Kemik erimesine bağlı ağrısı ve kırığı olan hastalarda çimentoloma işlemi uygulanabilir

Kemik erimesine bağlı ağrısı ve kırığı olan hastalarda çimentoloma işlemi uygulanabilir

Kemik Erimesi (Osteoporoz) ve Osteoporotik Omurga Kırıkları

  1. Kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz;­kemik yapısı içinde kalsiyum azalmasına bağlı olarak kemiğin kırılma olasılığını artıran bir hastalıktır.

    Kadınlarda erkeklere göre daha sıktır. 50 yaşın üzerinde her üç kadından birinde ve her beş erkekten birinde mevcuttur. Bu oranlar kadınlar için meme, erkekler için prostat kanserinden daha sıktır.

    Osteoporozun belirtileri nelerdir?

    Osteoporozun­en yaygın belirtisi, omurga ve sırt bölgesinde oluşan ağrılardır.­Bu ağrıların nedeni de zayıflayan kemikte görülen mikro kırıklardır. Mikroskobik düzeyde kırılma ve onarılma süreci devam ederken travmalar ile (veya bazen belirgin bir travma olmadan) makro boyutta da kırıklar da meydana gelir. Bu nedenle boyda kısalma ve kamburlaşma da meydana gelebilir.

    Kemik erimesinin tanısı nasıl konulur?

    Osteoporoz tanısı Dual Enerji X Ray Absorbsiyometri (DEXA) adı verilen yöntem sayesinde elde edilen verilere ve kırıklara göre konulmaktadır. DEXA kemik ölçümü, kemik yoğunluk ölçümü ve kemik mineral yoğunluğu ölçümü isimleriyle de bilinir. Bu ölçümler aynı zamanda kemiğin kırılganlığı konusunda da fikir verir.

    Osteoporozu önlemenin yolları nelerdir?

    Öncelikle­zayıflayan kemiğin güçlendirilmesi gerekir. Bunun için kemik depolarının kalsiyum ile doldurulması gerekir. Bu nedenle D vitamini çok önemlidir. D vitaminin en büyük kaynağı ise güneştir. Beyaz peynir, süt ve yoğurt gibi gıdaların tüketilmesine özen gösterilmeli ve alınan kalsiyumu depolamak için spor yapılmalıdır.

    Fakat ne kadar tüketilirse tüketilsin kemik genç yaşlardaki haline geri dönmeyecektir. Bu nedenle kemiğin kırılmalara karşı direnebilmesi için o kemiği koruyan, hareketlendiren sağlıklı bir kas dokusuna ve sinir sistemine ihtiyaç vardır. Kuvvetli kalça, sırt ve bel kasları, kırığın aza indirilmesinde rol oynayabilir.

    Kadınlarda düşük östrojen, erkeklerde düşük testosteron düzeyleri olanlar, birinci derece yakınında osteoporoz tanısı olan kişiler ve kortizonlu ilaç kullananlar kemik erimesi açısından riskli gruplar arasına girebilir.

    Osteoporoz için uygulanan ameliyatsız tedavi yöntemleri nelerdir?

    Osteoporoz teşhisi konan hastalarda kırık oluşmamışsa koruyucu tedaviye başlanmaktadır. Koruyucu tedavide ana çıkış noktası hastayı aktif hale getirmek, egzersiz yapmasını sağlamaktır. Tempolu yürüyüşler kemiğin mevcut kuvvetini korumasını sağlar. Aktivite ve hareket sayesinde kişinin kasları geliştikçe, kemiklere gelen zorlayıcı kuvvetler de azaltılmış olur ve dolayısıyla kırık riski de azalır.

    Koruyucu ilaçlar ise osteoporoz döneminde kemikte görülen yıkımı azaltabilir ve dengeleyebilir. Bu tür ilaçlar hastanın yaş grubuna uygun olarak tedavide kullanılmaktadır. Ancak tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir, tedavi programına düzenli egzersizler de eklenmelidir.

    Kemik erimesi için ameliyatlı tedavi gerekir mi?

    İlerlemiş osteoporozda omurgasında kırıklar başlayan hastalarda bu kırıklara bağlı ağrıları azaltmak için bazı ek tedbirler alınmalıdır. Bunlar, korse tedavisi ve kemik çimentosu ya da bazı organik malzemelerle kemik içinin doldurulmasıdır. Sinir yaralanması açısından riskli kırıklar meydana gelir ise veya kamburluk deformitesi gelişir ise­ spinal füzyon cerrahisi­ gerekebilir.­